☆ Serdar Ortaç Fan Club © Kara Kedi 2010 ☆ |
| | Bu Şarkılar Kimin İçin | |
|
+12serdar asigi efsane85 ayşeee BoNcUk GöZlÜm rumeysa nurdan serdarcı ayşecik nefes-buket yaralı koboy tuce_sta-oty sernad YaZYaGmUrU 16 posters | |
Yazar | Mesaj |
---|
YaZYaGmUrU
Cinsiyet : Burç : Kayıt tarihi : 05/06/08 Mesaj Sayısı : 3458 Yaş : 40 Nerden : BoLu Hobiler : Şarkı söylemek, yağmurda yürümek . . . Lakap : Yok ki.. Lakap bulun bana =p Kişisel ileti : Özlemek en güzel alışkanlığım... Demek ki en büyük sevda benimki . . . Durum : Takım :
| Konu: Bu Şarkılar Kimin İçin Perş. 12 Haz. 2008, 21:26 | |
| Çocuk zamanlarım; gözlerimden akan hüzün kırıklığı…
Zaman, çocukluğuma göz kırpıyor… Zamanı tam olarak hatırlamıyorum aslında. 1978 senesiydi.
Kocamustafapaşa’da oturuyoruz. Antalya talebe yurdunun hemen karşısında. Her sabah babamı işe uğurlardı annem. Ben ve küçük kardeşim Sertaç, büyük bir iştahla kahvaltımızı ederdik. Kahvaltının ardından annemin hazırladığı içi buz dolu su bidonunu alıp, mahallede ve civarında satmak için yola koyulurdum. Evimizin yanındaki marketin önünde tüpgaz kuyrukları olurdu. İnsanlar, tüpgaz, margarin, zeytinyağı alabilmek için kuyrukta beklerdi o seneler… Benim görevim de kuyruktakilere su satmaktı. İnsanların yılgın bakışları ve umutsuz bekleyişleri arasında su satardım. Nereden baksanız beşyüz kişi olurdu sırada. Bütün gün o suyu satmak için çalışırdım. Bazen de su yerine, simit satardım. Annem, evdeki oklavanın içine geçirirdi simitleri ve bende düşerdim yollara. Yüzümde çocuksu gülümsememle beraber. Kimi zaman su olurdu gülüşlerim, kimi zaman simit…
Günlerden Pazar. Sekiz yaşımdayım. Sekiz yaşın coşkusu , heyecanı var üzerimde. Bozuk paralar biriktiriyorum cebimde, akşam olduğunda aileme göstereceğim. Babam gece eve geldiğinde “benim oğlum kaç para kazanmış bakayım bu gün?” diyecek. Ben de göğsüm gere gere göstereceğim paralarımı. Babamın eve getirdiği oyuncakların sayısı, kuyrukta bekleyenlerden bile fazla aslında ama, o çalış diyor bana, “çalış ve para kazanmanın zorluğunu ve zevkini” öğren. İyi ki de demiş. İyi ki de alınterimle süslemişim Pazar günlerini. Artık her pazarımı oynuyorum nasıl olsa… O zamanlar bir türlü anlayamaz ve babama sorardım “neden bu kadar insan kuyrukta bekler?” diye.
O da “evlat bir gün sende o kuyrukta bekleyebilirsin unutma” derdi. Sanıyorum, o günlerden aklımda kalan küçük kırıntılar, bu gün yazdığım şarkıların içinde geziniyorlar. Çocukluğumun hüzünleri, gülümsemeleri şarkılarımın içinde dönüp duruyorlar, sekiz yaşın hovardalığıyla… Hep aşk şarkıları yazan bir adam olarak, o aşk şarkılarının bile içine sıkıştırmışım küçükken öğrendiğim sözcükleri… Şarkılarımın birçoğuna insanların ilgi göstermesinin nedeni de aslında satır aralarında yaşanmışlığın sözleri, herkesin hayatında karşılık bulan sözler galiba. Padişah şarkısı belki de bunun için herkesin dilinde uzun süre takılı kaldı.
En son YaZYaGmUrU tarafından Çarş. 07 Ocak 2009, 20:13 tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi | |
| | | YaZYaGmUrU
Cinsiyet : Burç : Kayıt tarihi : 05/06/08 Mesaj Sayısı : 3458 Yaş : 40 Nerden : BoLu Hobiler : Şarkı söylemek, yağmurda yürümek . . . Lakap : Yok ki.. Lakap bulun bana =p Kişisel ileti : Özlemek en güzel alışkanlığım... Demek ki en büyük sevda benimki . . . Durum : Takım :
| Konu: Geri: Bu Şarkılar Kimin İçin Perş. 12 Haz. 2008, 21:28 | |
| PADİŞAH
Üstüme gelme inanamam Beni ben gibi sevmedi bilirim Bu seferde yalancı ben olamam Seni bir kalemde rezil ederim Korkmuyorum sana aşktan söz etmeye ben
İnatçıyım derdim çok Dostum var hiç dermanım yok
Ah ne zaman bu ayrılık pek yaman Neler çektim bu dünyadan El mi yaman ben mi yaman...
Bu devirde kimse sultan değil Hükümdar değil, bezirgan değil Bu kadar güvenme kendine Kimse şah değil, padişah değil Bu zamanda kimse sultan değil
Serdar ORTAÇ
Şiir; evren kadar!
Zaman çocukluğumda salınan bir salıncak…
İlkokula Kocamustafapaşa’da başlamışım… 6 yaşındayım… Son sınıfta bir müsamerede okuduğum şiiri hatırlıyorum. Gerçi daha çok bana şarkı söyletirlerdi öğretmenlerim.
Hem de ne şarkılar… Bir bilsen, kim aşık senin çilli yüzüne… Çilli bom bom bom çilli bom bom bom… Ooo çilli, çilli yavrum çilli… Sahnelerde esip duruyorum çocukça neşemle.
Bir de ayağında kundura, yar gelir dura dura’yı okumuştum kürsüde… Annem 9 yaşındayken müsamerede bir şiir okumuş ******’ümüz için yazılan… Aynı şiiri ben de okudum ilk müsameremde… Hocalarım bile hüngür hüngür ağlamışlardı… Hiç ututmam yaşım çok küçüktü ama şiirim evren kadar büyük…
İzinde
Hey dünya yeryüzü, sarsıl yarıl, çök Neysen bu gün göster, delin, boşan gök Kendini yere çal, parçalan tarih Ey Timur, Atilla, Yıldırım, Fatih. Ey yüzlerce ölen binlerce milyon Kalkın topraklardan, toplanın saf saf, Geliyor en büyük, en büyük insan O başbuğumuzdu, biz tek hisardık Onunla yaşadık, onunla öldük, Biz on yedi milyon, öldük onunla Kırk bin yıldan beri aranan sancak, Ağlar bir babanın ardından ancak, Nihayet beş, on, Biz şimdi öksüsüz, on yedi milyon Ecel alçak ecel ne yüzle kıydın Fani olmasaydı o da tanrıydı… Gerçi et kemikti onunda dışı Lakin semalara denkti bakışı… Saçları devdi, ruhu alevdi, Bütün dünya onu tanıyıp sevdi, Bütün dünya baştan başa ona hayrandı, O eşi bir daha gelmez insandı.
Anadan oğla kalan bir hatıra şiir…1979
Sayfa 11 ---------------------------------------- İlk aşk; balkondan süzülen kırmızı gül…
Zaman, ilk gençliğime göz kırpıyor…
Suadiye’de oturuyoruz… Şimdilerde olmayan bir yazlık sinema var evimizin hemen karşısında… Arkadaşlarla toplanıp bedava film seyrediyoruz bizim balkondan. Türkan Şoray’lar, Belgin Doruk’lar süzülüyor akşamlarımıza. Uzaktan sevmeler düşüyor balkonumuza. Bazı zamanlar da müzik setinin kolonlarını çıkarıyoruz balkona ve mahalleye müzik dinletiyoruz. İnsanlara bir şeyler dinletmek duygusunu hiç yitirmedim. Ama doğrusunu isterseniz o dönemde mahallemizde oturanların bundan pek memnun olduklarını sanmıyorum.
Hınzırlıklarımız bununla da bitmiyor. Elimizde plastik kablo boruları var. İyi hatırlıyorum, yoldan geçenlere kağıttan külahlar yapıp, üflüyoruz ve hemen saklanıp gülüşüyoruz. Özenle yapmak gerekir kağıt külahlarını. Küçük ve sıkı. Üflediğinizde ok gibi gitmesi gerekir.
İşte o gün hayatımın ilklerinden birini yaşadım. İlk aşkım geçiyordu yoldan. Bırakıyorum oyunu falan, onu seyretmeye dalıyorum. Yeryüzünün en güzel varlıklarından biri gibi geliyor bana. Bir nehir gibi akıyordu önümden. Esmer, kapkara… Karadeniz kadar da dalgalı saçları… Aceleci adımlarla koşuşturuyorum içeriye. Vazoda üç tane kırmızı gül var, önceki gece babam getirmiş anneme. Birini alıyorum… Pencereden atıyorum aşağıya ve önüne düşüyor kızın. Usulca ve meraklı gözlerle bakıyor yukarı. Ben kaçıp gizleniyorum telaşla. Aşık oluyorum… 14 yaşındayım. Aşkım çocukça bir telaşın içine düşüveriyor. Aşık oluyorum… Hızlanan kalp atışları, kırmızı bir gül, telaşlı bir kaçış ve aşk. Başka nasıl söylenebilir ki, ilk aşk işte… Bir daha onu göremedim. İzini bile bulamadım. Arasam ne fark eder! Yirmi sene sonra “bak ben Serdar Ortaç oldum” mu diyeceğim? “Bak bir balkondan önüne kırmızı gül atan çocuk benim” mi diyeceğim? “Bak sen benim hızlı atan kalbimdin, sokağımızdan akan nehirdin” mi diyeceğim? Ama seneler sonra, Okyanus albümümde, sözlerini Aysel Gürel’in yazdığı “İstemem mi balkondan gizlice gül atsaydım” isimli bir şarkı okudum. Hep o geldi aklıma okurken… Allah’ım dedim, ben bunu yaşadım çocukken… Aysel’de bilmeden yazmış… Kimbilir o kız şarkının sözlerinde gezinip duruyordur şimdi. Bir yerlerde o şarkıyı duyduğunda, acaba aklına balkondan kırmızı bir gül atan çocuk gelmiş midir? Ama kafasını kaldırdığında kimseler yoktu ki balkonda. Yalnızca utangaç bir çocukluk…
İstemem mi?
Zamanı ben çizdim Yoksa zaman mı beni Ruhum hep aynı kaldı Bedenimse değişti
Seni gördüğüm zaman İçimden bahar geçti İstemem mi bir tanem kışlara kalmasaydım
İstemem mi balkondan gizlice gül atsaydın Tesadüf gibi her gün yollarıma çıksaydın Daha ilk buluşmada İsmini unutsaydın
İstemem mi sevgilim ilk kadınım olsaydın İstemem mi yılları yaşanmamış olsaydım İstemem mi saçıma, karlar yağdırmasaydım Hoşlandığım ilk genç kız ilk sevgilim olsaydın İstemem mi naz etsen, ben peşinden koşsaydım
Söz: Aysel Gürel Müzik: Serdar Ortaç Okyanus-2002
Sayfa 15 ----------------------------------------------- El ele tutuşunca kulaklarımıza doluşan bir şarkıydı hayat…
Zaman nefes nefese…
Büyüyorum galiba… Aşlar büyüyor yüreğimde. Kalbimde kıpırtıları artıyor. Başka dünyalardan rüzgarlar esiyor yüzüme. Erenköy Kız Lisesi’nin önünde birini bekliyorum. O da esmer, kapkara. Okuldan çıkarken yakalayamıyorum bir türlü. Günlerdir göremiyorum. Göremediğim zamanlarda içim buruk dolaşıyorum sokaklarda. Tadım tuzum kaçıyor. O olmayınca hayatımda bir şeylerin sızıya dönüştüğünü hissediyorum. Aşk olmayınca yoksullaşıyor insan. Suadiye sahilinden kayık kiralıyorum ve çıkıyorum denize… 16 yaşındayım herhalde. O da benim kadar var. Biz Suadiye’de Ayşe Kadın’da oturuyoruz. Evine bırakmak için yanına gidiyorum. El ele yürüyorum onunla saatlerce hiç yorulmadan. Elini tuttuğumda, hayat keyifli bir şarkı gibi kulaklarımıza doluşuyor. Elini tuttuğumda dünyada ikimizden başka kimsecikler yokmuş gibi hissediyorum. Şimdi olsa yanımda elele yürüyemem! Zaten şimdi olsa yanımda, eskisi kadar sevemem belki de. Neydi yitirdiğim? Eski aşklarımın uçarılığı, Heyecanı kimbilir nerelere kaçıp gitti. Adalet midir bu? Nasıl değişiyor insanın hayatı… Kendimiz için hangisi iyi, hangisi kötü? Niye kendi karar veremiyor insan? Niye kendisi seçemiyor kaderini?
İkimiz de Bilemedik Kıymetini
Adına şarkılar, şiirler yazdım Bir gün beni fark edip sevesin diye Odamın camına, ağıtlar çizdim Bir gün deli hasret çekesin diye
Hatalarım da oldu, sevaplarımda Bir müddet ara verdim genç hayallere Ayrılıklarımda oldu, yalnızlığımda Taze bahar sundum, kurak gönüllere
Hani o gözüm gibi alıp seni koynuma Sıkıca saram geliyor Deli kadere inat, kalbime değil ama Kadere sözüm geçmiyor
İkimizi de bilemedik kıymetini Aşk seni de, beni de terk ediyor Üzgünüm öpemedim gözlerini Sıkıca tutun yüreğim gidiyor Okuması yazması yok kaderin Aşkı oyuncak zannediyor
Serdar Ortaç 06.11.2001 Saat 06:55 Bestelendi ve okunmayı bekliyor.
Sayfa 23
------------------------------------- Bazı fotoğraflarda saklı duran öyküler…
Zaman gençliğimizde salınıyor…
Şimdiki menajerimle çok iyi, iki eski arkadaşız. O zamanlar Büyükçekmece’de bir otelin diskosunda dj’lik yapıyor… Ben de sık sık yanına gidip eğleniyorum… Aslında boş gezenin boş kalfası değilim. Babam ilk arabamı almak için söz vermiş ve ben de yanında çalışıyorum para kazanmak için. Yaşım 18. Sabah kalkıp işe gidiyoruz, akşam Büyükçekmece’ye yazlığımıza dönüyoruz. Sonunda ilk arabamı alıyorum babamın sayesinde, “Doğan görünümlü 1986 model ŞAHİN…”
Babamın bir küçük teknesi var. Balığa çıkıyor her hafta sonu arkadaşlarıyla. Bir gün tekneyi ondan habersiz kaçırdım. Çekmece’de bir kızla tanışmıştım. Yaz tatili için Çekmece’ye gelmiş bir Almandı. Sırf onu gezdireyim diye aldım tekneyi, babamdan habersiz. Gelgelelim o gün teknenin çalışmayacağı tuttu. Kız arkadaşına hava atacak bir delikanlı için daha kötü ne olabilir sizce? Kendimce rezil oluyorum ama onun umurunda bile değil. Hatta son derece mutlu hayatından… O yaşlardaki kızların nelerden mutlu olacağını bilseydim o seneler, kendimi mutlu ederdim ilk önce… Ama tecrübe denen şey bunun için var… Sonunda deniz turumuz başlıyor. Tekne çalışıyor. Fırtınalar deliyorum. En büyük kaptan, en yakışıklı erkek, en hızlı çapkın benim o an. Dünya benim etrafımda dönüyor. Martılar etrafımda kanat çırpıyor. Gökyüzü saçlarıma değiyor sanki. Elimi uzatsam ufka dokunacağım. Hava kararıyor… Eve dönmem gerek. Babam işten her an gelip beni yakalayabilir. Korkuyorum, acele ediyorum… Nihayet vaktinde dönmeyi başarıyorum sahile, ama kumsala çıkarken teknenin altını vuruyorum kayalıklara. Kocaman bir delik açılmış teknenin altında ve haberim yok. Bağlıyorum tekneyi. Evimize dönüyorum hiç bir şey olmamış gibi. Babama da hiçbir şey anlatmıyorum korkudan… Ertesi sabah babam kalabalık bir arkadaş gurubuyla balığa çıkıyor. Saatler geçtiği halde geri dönmüyor. Evde merak içerisindeyiz. Sonunda gece yarısı kapı çalınıyor ve babam kapıda buz kesmiş bir halde saatini göstererek “ çocuklar bu saatten sonra ikinci hayatımı yaşıyorum” diyor. Açık denizde tekne suya batmış ve babam 3 saat tekneden kopan bir tahta ızgaranın üstünde tutunarak beklemiş kurtarılmayı. Allah’a şükür bir balıkçı teknesi görüp kurtarmış babamı ve arkadaşlarını… Hem suçluyum hem de üzgün. Bir yandan da babamın yanımızda olmasının mutluluğunu yaşıyorum. Bambaşka duygular içindeyim. Kafam karmakarışık. Babam, tekne, deniz, hayat, ölüm ve ben… Şükürler olsun Allah’ım. O gün üç duyguyu aynı anda öğrendim… Bir de hayatım boyunca bir daha hiç yalan söylememeyi…
Sayfa 27 ----------------------------------------- | |
| | | YaZYaGmUrU
Cinsiyet : Burç : Kayıt tarihi : 05/06/08 Mesaj Sayısı : 3458 Yaş : 40 Nerden : BoLu Hobiler : Şarkı söylemek, yağmurda yürümek . . . Lakap : Yok ki.. Lakap bulun bana =p Kişisel ileti : Özlemek en güzel alışkanlığım... Demek ki en büyük sevda benimki . . . Durum : Takım :
| Konu: Geri: Bu Şarkılar Kimin İçin Perş. 12 Haz. 2008, 21:28 | |
| Gidenlerin ardından kısık sesli ağlamalar
Zaman, terk edilmenin kıyısında geziniyor…
Genelde kendim için çok fazla şarkı yazmam. Daha doğrusu, yazdığım şarkılarda kendimi anlatmayı sevmem. Ya buruk bir aşk hikayesine şahit olduğum zaman yazarım, ya da mümkünse kendi yaşadığım bir aşkı anlatırım şarkılarımda… Bu sefer böyle olmadı. Hayatımın en kötü günlerinden biriydi. Terkedilmiştim…
Olgun aşklar bittiğinde, ayrılığı, öyle birkaç damla gözyaşı ve iki alkollü sohbet ile geçiştiremiyorsunuz. Bazen aylar alıyor unutması, unutma dediğim de, öyle her detayı çöp kutusuna atmak falan değil… O aşkların izleri her tarafa yayılıyor vücudunda, aklına geldikçe çıldırıyorsun, böbrek taşı düşürür gibi dışarı atıyorsun içinden… Acı çekmek, payına düşüyor böyle zamanlarda. İçin için ağlamak, kendi yalnızlığına. Ben hayatımda bir tek şarkımı okurken hep aynı insanı hatırladığımı bilirim. Bugün dahi okusam sahnede, yine o aklıma gelir. Nasıl başladığını bilmiyorum. Genç delikanlılar öyle genç kızlar gibi çok fazla vakit harcamazlar süslenip püslenmeye… Ben onunla her buluşmamdan önce iki saat harcardım kendime. Hiç üşenmeden tam iki saat boyunca ayanın karşısında süslenirdim. Babamın yanında çalışıyordum o zamanlar. Torna tesviye atölyesinde. Atölyenin sahibi babamdı ama ben sabahın köründe akşama kadar torna tezgahında demir yontuyordum. Ellerim sürekli kir pas içindeydi. İş önlüğüm ise makine yağından renk değiştirmiş vaziyette… Haydarpaşa Meslek Lisesi tesviye bölümünde öğrenciydim. Okulda fazla mesaiye kalmamak için hocalarımdan kaçmayı başarıyordum ama babamdan asla kaçamazdım çalışırken… Ancak ofiste oyalanırdım, o tuvalete gittiğinde, bazen de öğle yemeklerinden vakit çalardım. Kısacası işçi gibi işçiydim. Ama mesai bittiğinde beni bekleyen biri vardı hayatımda. Bu yüzden eve mutlu dönerdim. Giyinirdim süslenirdim ve doğruca ona giderdim. Kaç akşam bilirim kapısının önünde gezdiğim. O bilmez. Hiç bilmedi. Hiç bilmeyecek. Bir gün bir şeyler olduğunu hissettim. Garip şeyler. Sevgilin telefonda soğuk konuşunca iki ihtimal vardır; ya sana kızgındır ceza verir, süründürür ya da sana kızacak kadar bile duygusu kalmamıştır içinde. Ayrılık hazırlıkları çoktan başlamıştır artık onun için. Sen bunu ya erken anlar ve önlemini alırsın ya da benim gibi inanmaz, kapının önünde kalırsın. O zamanlar başlamıştı ilişkimiz sallanmaya. Bir yaz gecesi Halikarnas Disco’nun ortasında anlamsız bir sebep yüzünden tokat attım ona… Nasıl bir gurur ki çekti gitti evine. Daha 18 yaşında bir genç kız olarak caddelerden ürkmeden tek başına terk etti Halikarnas’ı. Arkasından koşacak kadar zamanım bile yoktu. Aslında zamanım vardı da, ben onun ilk 10 dakikasının erkeklik gururumu öne alıp, o an ne yapılması gerektiğini düşünmekle harcadım. Çok pişman oldum sonra. Hem de çok. Sabaha kadar uyumadım, gezinip durdum Bodrum sokaklarında. Aslında o günden beri Bodrum’a ayağım geri geri gider. O gece ağaçların arasında asılı reklam afişleri gördüm caddelerde. Birini söküp aldım. Sonra da yağlı boya ve boya fırçası buldum bir yerden. Metrelerce bezin üzerine “ beni affet” yazıp arabamın üstüne sardım. Hikayem şuydu; Sabah olacak, o uyanacak, pencereden bakıp arabayı görecek ve arabanın üstündeki yazıyı okuyacak. Ardından bana koşarak gelecek ve boynuma sarılıp beni affedecekti. Ben de ona vurmamam gerektiğini, bir daha asla böyle bir şey yapmayacağımı anlatıp rahatlayacaktım. Sonra aşkımız devam edecekti kaldığı yerden. Saatlerce bekledim evinin önünde. Bekledim… bekledim… bekledim… Gelmedi… Bugün aradan tam 16 sene geçti. Ben hiçbir aşkıma bir daha el kaldırmadım. Hiçbirinin kalbini kıracak kadar dahi sesimi yükseltmedim. Hiçbir ilişkim sona erdiğinde yeniden, bir daha ve bir daha denemedim. En zor ayrılışımı bile sessizce ve mümkünse konuşmadan tamamladım. Ne kadar doğru, ne kadar yanlış bilemiyorum. Siz böyle yapın diye de söylemiyorum. Bu gün ondan bana kalan en büyük hatıra, seneler sonra adına yazdığım şu şarkıdır:
Yaz yağmuru
Çok seneler geçti senden sonra Ben hep yalancı aşklar yaşadım Hiç bir zaman ölmeyen şarkılar gibi Ben hiç seni unutmadım
Şimdi hatırlarım, eski günler Belki döner gelirsin bir sabah Ağlamaktan usanmadan Her gün ağladım durmadan Şimdi beni yalvartmadan gel
Yaz yağmuru, düşer durur yüreğime Bir küçük aşk, yeter benim hasretime Sen de benim yağmurum ol Damla damla yağ gönlüme…
Serdar ortaç Yaz Yağmuru- 1996
Sayfa 33 | |
| | | YaZYaGmUrU
Cinsiyet : Burç : Kayıt tarihi : 05/06/08 Mesaj Sayısı : 3458 Yaş : 40 Nerden : BoLu Hobiler : Şarkı söylemek, yağmurda yürümek . . . Lakap : Yok ki.. Lakap bulun bana =p Kişisel ileti : Özlemek en güzel alışkanlığım... Demek ki en büyük sevda benimki . . . Durum : Takım :
| Konu: Geri: Bu Şarkılar Kimin İçin Perş. 12 Haz. 2008, 21:29 | |
| | |
| | | YaZYaGmUrU
Cinsiyet : Burç : Kayıt tarihi : 05/06/08 Mesaj Sayısı : 3458 Yaş : 40 Nerden : BoLu Hobiler : Şarkı söylemek, yağmurda yürümek . . . Lakap : Yok ki.. Lakap bulun bana =p Kişisel ileti : Özlemek en güzel alışkanlığım... Demek ki en büyük sevda benimki . . . Durum : Takım :
| Konu: Geri: Bu Şarkılar Kimin İçin Perş. 12 Haz. 2008, 21:29 | |
| Bir kadının gözlerinde büyürken… Zaman şöhrete göz kırpıyor… Aysel Gürel Şiirlerin kraliçesi. Beni izlemeye geliyor her gece en ön masaya. Platonik bir aşk yaşıyor içinde. Yalan söyleyemem, çok etkiledim. Bir şiir kitabı yazdı bana; “senin için sana değil” diye… Yaşarken efsane yaptı beni. Onun yazdıkları gibi yaşasaydım, efsane olurdum. Gururla ilgisi yok biliyor musun bunun! Seni görmek istersem gururumu çiğnerim. Öyle bir aşktı ki bu aşıklar meclisinde iki üç satır yazıp sonra onuruma geçerim, erişilmez yaparım aşkımı benim için. Ne destanlar düşürür efsaneler yıkarım. Sevdaya sığmayan tek aşık yalnız benim. Seni hiç görmesem de görmüş gibi yaşarım. Çok çok şarkılardan taşarım Aysel Serdar Biz savaş çocuklarıyız. Hayal ekmekler, hayal pastalar yedik, hayal aşklar yaşadık. Bana yıllar sonra hayal ülkemde gerçek gibi yaşadığım bu aşkı ilham ettiğin için teşekkür ediyorum. Senin genç, bakir, tertemiz ruhuna böyle bir duygu yüklemesi yaptığım için beni affet. Aysel | |
| | | YaZYaGmUrU
Cinsiyet : Burç : Kayıt tarihi : 05/06/08 Mesaj Sayısı : 3458 Yaş : 40 Nerden : BoLu Hobiler : Şarkı söylemek, yağmurda yürümek . . . Lakap : Yok ki.. Lakap bulun bana =p Kişisel ileti : Özlemek en güzel alışkanlığım... Demek ki en büyük sevda benimki . . . Durum : Takım :
| Konu: Geri: Bu Şarkılar Kimin İçin Perş. 12 Haz. 2008, 21:30 | |
| Pişmanlık yapışıyor boğazıma
Hayat hepimize bir şeyleri seçmeye zorluyor. Kendi kaderini kendin seçmek, seveceğin insanı gideceğin yeri, yapacağın işi… Seçtiğinden pişman olmak da var hayatta. Mesleğinden, arkadaşından, oturduğun evden, evliliğinden dahi pişman olabilmek var… İnsan, yaratılmış en güzel yaratık, canlıların en görkemlisi, en akıllısı, mucize bir tasarım… Ama insanın büyük pişmanlıkları olabiliyor. Boğazını sıkan pişmanlıklar… Bazen düşünüyorum da, ya bu işi yapmasaydım, ya haddinden fazla şöhret olmasaydım… Vazgeçebilmeyi bile düşünüyorum bazen… Tatlı ve güzel bir uyku gibi geliyor bana şöhret… Fırtınalı bir akşam üstü sonrası, şiir gibi yağan yaz yağmurlarının denizde bıraktığı dinginlikle karşısına geçip seyrediyorum şöhretimi… Zaman zaman çılgınlar gibi gülüyorum kendime, zaman zaman en önemli, en değerli varlığımı kaybetmiş kadar ağlıyorum. Siz asla tahmin edemezsiniz, şöhretin coğrafyasını çizemezsiniz ellerinizle… Sanki dünya sizin avuçlarınızın içindeymiş gibi hissettiriyor insana. Peki dünya sizin avuçlarınızdayken, o dünyanın içine nasıl girebilirsiniz? Nasıl herkesin kokladığı gibi koklayabilirsiniz çiçeği? İşte benim yalnızlığım böyle bir şey… Benim tercihim, kendi seçimim bu… Belki başka bir hayat başka bir türlü yaşam var benim için. Bunu asla bilemeyeceğim. Sen dinlerken ben söylemeyi, sen gülerken ben güldürmeyi, sen mutsuzken ben dindirmeyi seçmişim mutsuzluğunu. Sen pişmanken ben ne yapmalıyım?
Pişmanım
Dur, durduğun yerde gitme Ben daha da pişmanım Bak benim o yaşam ilacım sende Bugün kölen yarın hükümdarım
Suçluyum, hatalıyım bin kez hatırlatma Kaç zaman geçirdik aşkta kaldırıp atma Gençliğe, çocukluğa ver tüm günahlarımı Sen neler neler affettin, bağışla saflığımı
Harcıyorum geri kalan yıllarımı Hiçbir ceza bedel değil günahlarıma Keşke düşünmeden seni kırmasaydım Pişmanım her gün yaptığım hatalarıma
Serdar Ortaç Beni Unut/ Çarka-2004
Sayfa 39,40,41 | |
| | | YaZYaGmUrU
Cinsiyet : Burç : Kayıt tarihi : 05/06/08 Mesaj Sayısı : 3458 Yaş : 40 Nerden : BoLu Hobiler : Şarkı söylemek, yağmurda yürümek . . . Lakap : Yok ki.. Lakap bulun bana =p Kişisel ileti : Özlemek en güzel alışkanlığım... Demek ki en büyük sevda benimki . . . Durum : Takım :
| Konu: Geri: Bu Şarkılar Kimin İçin Perş. 12 Haz. 2008, 21:30 | |
| Hayaller yitip gittiğinde
Bazen tamamen umudum kesiliyor. Aşktan da, aşk peşinde koşmaktan da vazgeçiyorum. Arkadaşlarımı düşünüyorum. Sizin dışarıdan gördüğünüz ama benim içinde olmadığım, çevremi ve çevremdekileri düşünüyorum. Herkes bir yol bulmuş aşka dair. Her bir durakta irili ufaklı yaralarla ilerliyorlar aşkta… Ben çok mu yaralandım nedir bilinmez, sanki bıçak değse kan akmaz misali, taş duvar olmuş kalbim. Birileri diyor ki, bu şarkılar aşk olmadan nasıl çıkar? Ben diyorum ki, bu şarkılardaki aşklar gerçek olsa kıyametler kopar. Ne su istersin, ne ekmek. Böyle aşklar gerçek olsa, yaşayabilmek için daha fazla şeye ne gerek…
Hayallerim gittikçe azalıyor. Zaten hayaller gerçek oldukça, küçülüyorlar gözümde… Birini tanıyorum, hatta tanımak için masal kahramanı yapıyorum onu kafamda. Ne yazık ki masallar, acı dersler veriyor insana son kıtasında. Aldıktan sonra kıssadan hisseyi, yeni masallar okuyorum uykuya dalmadan. Tarih ne kadar çok masal yazmış kitaplara, ben farkında bile olmadan… Bitmedi bir türlü.
Ben de herkes gibi biliyorum bir gün bulacağımı. Görmeye can atacağımı, uğrunda efsaneler yaratacağımı.
Aradığın şeyin ne olduğuna karar ver diyorlar… Ne kadar kararsız olduğumu da bilmiyorlar…
Belki de Tanrı, doğru kişiyi tanımadan önce yanlış insanları tanımanı, doğru olanı tanıdığında minnettar olasın diye istedi.
Hepimiz o kişiyi beklemiyor muyuz?
Bu düşüncelerde yazıldı bu şarkı. Herhangi birgün, herhangi bir albümde okunmayı bekliyor:
Nehir gözlüm
Senin o hüzün kokan, ince narin dudağın Derd-i aşkıma devamıdır, yoksa aşkıma dert mi Seyrederken gül yüzünü Tavrın tavrıma denk mi
Söyle kuşum, nehir gözlüm Bana dönecekmisin Yoksa, tenhasına dalıp Öpüp gidecek misin.
Kader dedim, kader olsa bu kadar zulmeder mi Kimbilir gözlerin ne der, ben bakarken söyler mi Geçen gece seni gördüm, başın önde yürürken Kahverengi gözlerinin, kahvesini gizlerken Meğerse sen daha önce aşka burun bükmüşsün Hangi cahil kızdırdıysa, ne çabuk ürkmüşsün.
Sihir midir, zehir midir, nehir midir dudağın Sulu gözlüm ben giderken, ıslanır mı yanağın Dilerim ki neşen gelir, eskilere dönersin Sen bin türlü mucizenin varlığına bedelsin.
Neyse ki sen çabuk güler, pek çabuk da ağlarsın İnce camdan kafes yapıp, kalbini ne kaparsın Seni üzen o yüreğin var mı ki bir sahibi Söyle gülüm seyrettiğim bu güzellik sahi mi
Her güzelde bir kusur var sen sadece bir nursun Eminim ki düşlerinde pek de masum uyursun Ellerini okşadıkça, titremem çok mu garip Ben gördüm mü sanıyorsun senin gibi bir zarif.
Söyle kuşum nehir gözlüm Aşka gelecek misin İki satır şarkı olup Beni sevecek misin
Çiğdemlerle, sümbüllerle, yaseminle bezenmiş Rabbim seni yaratırken pek bir fazla özenmiş Nehir gözlüm bu güzellik bir benim olur mu Söyle gülüm sen olmadan toprakta uyunur mu
Geçen gece yürüyordun, gizli gizli Bebek’te O gün nasıl bir gündür ki kalbim kahır çekmekte Sana bakan bütün gözler baktığı gibi solsun Nehir gözlüm benim için ebediyen sonsuzsun…
Söyle kuşum, aşk pınarım Bana dönecek misin Yoksa gözlerime bakıp Hayır diyecek misin.
Serdar Ortaç 10.10.2004 Saat: 22:34
Sayfa 43,44,45,46 | |
| | | YaZYaGmUrU
Cinsiyet : Burç : Kayıt tarihi : 05/06/08 Mesaj Sayısı : 3458 Yaş : 40 Nerden : BoLu Hobiler : Şarkı söylemek, yağmurda yürümek . . . Lakap : Yok ki.. Lakap bulun bana =p Kişisel ileti : Özlemek en güzel alışkanlığım... Demek ki en büyük sevda benimki . . . Durum : Takım :
| Konu: Geri: Bu Şarkılar Kimin İçin Perş. 12 Haz. 2008, 21:30 | |
| Kolayca sevemiyorum
Gözlerinden süzülen yaşlar yerine Keşke yağmurlar gibi akabilseydim
Dudağından dökülen her bir kelime Bu kadar yakmasaydı sevebilseydim
Yüreğim bütün suçu üstüne aldı Artık bir başkasını sevsem ne olur Kalbinin her atışı içimde saklı Bu aşk yakın tarihte efsane olur
Sanki çok kolay gibi sevgili bulmak Terk edip gidiyorsun geldiğin gibi Dünyada en zor şey, seni unutmak Onu da hallettim, eskisi gibi
Kafamda deli sorular Kolayca sevemiyorum Kapımda binlerce kadar Bakıp da göremiyorum Görsem de sevemiyorum Artık anla Ben aşık olamıyorum
Serdar Ortaç 2001
Sayfa 47 | |
| | | YaZYaGmUrU
Cinsiyet : Burç : Kayıt tarihi : 05/06/08 Mesaj Sayısı : 3458 Yaş : 40 Nerden : BoLu Hobiler : Şarkı söylemek, yağmurda yürümek . . . Lakap : Yok ki.. Lakap bulun bana =p Kişisel ileti : Özlemek en güzel alışkanlığım... Demek ki en büyük sevda benimki . . . Durum : Takım :
| Konu: Geri: Bu Şarkılar Kimin İçin Perş. 12 Haz. 2008, 21:30 | |
| Ve annem, ve babam, ve aşk…
Annem ve babam birbirlerine deli gibi aşıktılar. Halen de öyle olduğunu düşünmek istiyorum. Belki de onların bulduğu aşkı bulamayacağımı bildiğimden, onlara özenmek istiyorum.
Babam, annemi bir kalıp atölyesinde tanımış. Annem atölyede muhasebe departmanında çalışırken, babam da ustaymış. Fabrikanın penceresinden aşağıda çalışan işçileri seyredermiş, annem zaman zaman. İşte o seyirlerden birinde babamı görmüş. Bir gün babam (Mehmet Ortaç) hastalanmış ve işe gelmemiş. Annem şu satırları yazmış kağıda;
Pazartesi sabahı
Pazartesi sabahı masa başında Senin hayalinle okuyup yazdım Aramızda o küçücük cam pencere Gözlerinin gölgesini aradım durdum.
Yokluğun sinmişti sanki içime, Sigara içişin, nefes verişin, Gözlerime bakarken dudak büküşün, Sensiz hayat yoktu bu atölyede.
Yokluğun içime işledi durdu O bir çift güzel göz baktım ki yoktu, Bu sabah atölye ışıksız loştu, Küçük kumrun inan ki yas tutmuştu.
Nesrin Ortaç 1969
Annem ve babamın aşkları
Onların aşkı çok büyükmüş. Ben hiçbir zaman o senelerde neler yaşadıklarını öğrenemedim. Belki aradan çok sular aktığından o günü anlatacak kelimeleri azalmıştır. Ama o günlerde birbirlerine şiirler yazmışlar, şarkılar söylemişler… Yıllar sonra beraberliklerinden doğacak evlatlarının, bir gün milyonlara şarkılar yazacağından haberleri bile yokken…
Babam da çok duygusalmış benim gibi. Annemden başkasını gözü görmezmiş. Daha sonra eski defterleri karıştırırken annem için yazdığı bu şiiri buldum:
Nesrin’e
Hüzünlü çiçeklerin açmadan solsa Gözlerin nemlenip bakar mı Nesrin? Aşkının ateşi kalbime dolsa, Söyle gözyaşların akar mı Nesrin? Gözünü kör edip bağladın gülün, Gayrı tek çaresidir bu gül, sümbülün Söyle ister miydin bir gece Nesrin? Şu narin vücudum yataklarda çürüsün.
Sen benim hayatım, hem de canımsın İsterse kainat uğrunda yansın, Bırak şu zavallı kalbim aşkına kansın, Vicdansızım seni terk edersem Nesrin.
Mehmet Ortaç 1968
Sayfa 49,51,53,55 | |
| | | YaZYaGmUrU
Cinsiyet : Burç : Kayıt tarihi : 05/06/08 Mesaj Sayısı : 3458 Yaş : 40 Nerden : BoLu Hobiler : Şarkı söylemek, yağmurda yürümek . . . Lakap : Yok ki.. Lakap bulun bana =p Kişisel ileti : Özlemek en güzel alışkanlığım... Demek ki en büyük sevda benimki . . . Durum : Takım :
| Konu: Geri: Bu Şarkılar Kimin İçin Perş. 12 Haz. 2008, 21:31 | |
| Annemin bakışları şiirdir
Babamın yazdıkları bir bir gerçek olmuş. Birbirlerini hiçbir zaman terk etmemişler. Onların karalığı, bize üç erkek kardeş olabilme şansını verdi. Bizim sabırsızlığımız ve telaşımız onlara torunlar vermeyi çok görmez inşallah…
Annemin şiir merakı, ben şöhret olduktan sonra da devam etti. Benim için de şiirler yazdı. Bana yazdığı birkaç satır, her okuduğumda beni ağlatır… İnsanın dünyasında, annesinin sözlerinden daha büyülü, daha sevgi dolu hangi sözler olabilir ki. O’nun bakışları bile şiirdir aslında…
Serdar’a dilek
Dilerim Tanrı’dan dileğim olsun Seni benim gibi seven bulunsun Ruhun gibi asil sevgilin olsun Seni benim gibi seven bulunsun
Dualarım kabul olur eminim Sen mutlu olursan güler gözlerim Bir kulak verirsen altın sözlerim Seni benim gibi seven bulunsun
Sevgi karşılıklı olunca güzel Seven incitir mi, ol buna engel Hoş gör hataları büyüksen eğer Seni benim gibi seven bulunsun
Mutluluk ne demek Sevmek ne demek Sözde kalmayalım verelim emek Tanrıdan diledim sana bir dilek Seni benim gibi seven bulunsun…
Nesrin Ortaç 1995
Sen halkın sevgilisi…
Gözler üstüne çevrili Sana değmiş Tanrı eli Hayranların sana deli Bu ne güzel sevgi seli
Sen halkın sevgilisi Sen gözümde ışıksın Sen gururla baktığım Sempatik sanatçısın
Başarınla azminle Zirvedeki yerinle Dualarım seninle Sana nazar değmesin
Nesrin Ortaç 1996
Sayfa 57,59,61
Anneannem de anneme şiirler yazarmış. Hep düşlerim insanların birbirleriyle şiirlerle konuşmalarını. Şiirin bir dil olarak aramızda yaygınlaşmasını. Babam annemi istemeye gelmeden önce, anneannem ona bir şiir vermiş. Her okuduğumda tebessüm eder ve hak veririm…
Kızım
Dünyada aşk denilen varlık da yalan İnanma aldanma, kapılma kızım. Hıçkırırlar, ağlarlar inanma yalan Erkekler yılandır sokarlar kızım.
Ölürüm ben seni unutmam derler Sen ona aldanma kapılma kızım Gelirler önünde secde ederler Arkandan lanetle anarlar kızım
Şimdi bir çiçeksin göğse takarlar Solunca kaldırır atarlar kızım.
Büyükannemden anneme hatıra 1966
Sayfa 63 | |
| | | YaZYaGmUrU
Cinsiyet : Burç : Kayıt tarihi : 05/06/08 Mesaj Sayısı : 3458 Yaş : 40 Nerden : BoLu Hobiler : Şarkı söylemek, yağmurda yürümek . . . Lakap : Yok ki.. Lakap bulun bana =p Kişisel ileti : Özlemek en güzel alışkanlığım... Demek ki en büyük sevda benimki . . . Durum : Takım :
| Konu: Geri: Bu Şarkılar Kimin İçin Perş. 12 Haz. 2008, 21:31 | |
| Bir küçücük zeytin ve kocaman bir şöhret Aslında ufacık bir zeytinle başladı benim uzun ve derin hikayem. Çöpe attığım resimler kimsenin eline geçmesin diye, çöp kutuma güvenlik kontrolü yapacak kadar da büyüdü şöhretim… Çok komik değil mi? Hayatımın şöhrete devir edilişi bir zeytin tanesi ile alakalı… Karabiber enteresan bir şarkıydı. Beyoğlu’nda küçük bir stüdyoda yapmıştık kayıtlarını. O zaman Özkan Turgay düzenlemelerini yaptı bütün albümün. 1994 senesinin kasım ayında klibini çektik şarkının… Daha kasetim yokken sahneye çıkmaya başlamıştım. Bu çocukta çok iş var deyip, apar topar sahneye çıkarmışlardı beni. Klip günü ne yapacağımızı hiçbirimiz bilmiyorduk. Bana renk renk kostümler diktirip getirmişler. Hoşuma gidip gitmediğini hatırlamıyorum o zamanki aklımla. Gülmek geliyor içimden şimdi baktıkça resimlerime. Ama seviyorum ben kedimle dalga geçebilmeyi. Çok az kişi yapar bunu. En ağır eleştiri bile bozmuyor moralimi. Kendimi tanıyorum çünkü. Ne olduğumu biliyorum. Ne olabileceğimi de, bundan sonra… Kolay mı 10 sene yürümek bu yolu… Her neyse, klip günü toplandık ve ben şahane kostümlerimi giydim ve söyledim şarkımı… Set ekibi yemek arası vermişti. Birisi bir tane siyah zeytin getirdi elime. Rol arkadaşının göbeğinden bu zeytini al ve ye! Onu da yaptım. Her şey bitince izledik klibi. Tüm Türkiye izledi. Patladı şarkı! Herkes beni konuşuyordu o sene… Allah’ım neler oluyor, diyorum kendi kendime… Etiler’de bir lisenin önünden geçiyorum arabamla. Kırmızı ışıkta durdum. Lisenin ders bitiş saatiymiş ve öğrenciler beni gördüler. Kasetim çıkalı bir hafta olmuş. Ben ne bileyim herkesin beni tanıyacağını. En son hatırladığım arabamın üzerinde yüzlerce kişi. Cama yapışmışlar, bağırıyorlar çığlık çığlığa, Serdaaaaaar!!! Yaşım 23. Daha düne kadar odamda Michael Jackson posterleri… Şimdi resimlerime imza atmamı isteyen bir sürü insan var önümde… Arabamı o gün servise verdim. Aşırı ilgiden kaporta ve boya ister gibi bir hali vardı… Kazandığım parayla almıştım. İkinci arabamdı; kırmızı, spor bir Hyundai… O yıllarda bana duyulan sevgi ve ilgi sayesinde, bugün rüya gibi yaşıyorum… Annem Korkunun ecele faydası yokmuş, Gidenlerin çoğu döner mi anne? Bugünün yarına faydası yokmuş, Hasretin şafağa yeter mi anne. Gecemde güneşin tüter mi anne? Bu yangın ateşi söner mi anne? İçimde kor gibi yaram kanıyor Hasretin şafağa yeter mi anne? Ranzamda korkudan sana ağladım Uykumda bir türlü çile bağladım Bilsem ki yüreğin beni çağırıyor Hasretin dönmeye yeter mi annem Kimbilir bir daha göremem seni Vicdanım rahat ki üzmedim seni Bak oğlun haftalar aylardan beri Yolunu gözlüyor gelsene anne. Serdar Ortaç Davutpaşa Askeri Cezaevi Saat 22:00 Sayfa 65, 66, 67 | |
| | | YaZYaGmUrU
Cinsiyet : Burç : Kayıt tarihi : 05/06/08 Mesaj Sayısı : 3458 Yaş : 40 Nerden : BoLu Hobiler : Şarkı söylemek, yağmurda yürümek . . . Lakap : Yok ki.. Lakap bulun bana =p Kişisel ileti : Özlemek en güzel alışkanlığım... Demek ki en büyük sevda benimki . . . Durum : Takım :
| Konu: Geri: Bu Şarkılar Kimin İçin Perş. 12 Haz. 2008, 21:32 | |
| Vatan borcu Geceler ağır çöker dizime Yarime haber edin benim yerime Uyanır dururum, onu Canevimde bulurum Ben ona kavuşayım Uzanır dizinde uyurum Beni gurbet elde bırakın Onu çeker canım avunurum Affet beni affet anam Yolumu bekler kahpe düşman Gelen yolcu, giden yolcu Çabuk biter vatan borcu Canım anam bekle beni Ben askerim özle beni Gözyaşlarım sitem dolu Zor beklenir asker yolu Bitmek bilmez uzun yollar İzin verin yarime gidem dağlar Serdar Ortaç | |
| | | YaZYaGmUrU
Cinsiyet : Burç : Kayıt tarihi : 05/06/08 Mesaj Sayısı : 3458 Yaş : 40 Nerden : BoLu Hobiler : Şarkı söylemek, yağmurda yürümek . . . Lakap : Yok ki.. Lakap bulun bana =p Kişisel ileti : Özlemek en güzel alışkanlığım... Demek ki en büyük sevda benimki . . . Durum : Takım :
| Konu: Geri: Bu Şarkılar Kimin İçin Perş. 12 Haz. 2008, 21:32 | |
| Mamak cezaevi; bir mahpusluk, bir de özlem… Zaman bir ıssızlıkta kıvrılmış… Amerika’da yaşayan Meksikalı bir plak yapımcısı İstanbul’a tatil için gelmiş. İstanbul’da bulunduğu sırada da beni görmüş televizyonda… Ben Adam Olmam adlı şarkımın video klibini seyretmiş. Ardından gidip albümün cd’sini satın alıp, şirketimi aramış. Buluştuk. Bana Meksika’da bir albüm yapmayı teklif etti. İki ay sonra Meksika’ya uçtum. “Yaz Yağmuru” albümündeki bütün şarkıları İspanyolca okudum orada… Rüyada gibiydim. Bu kaçıncı rüya acaba hiç uyanmasam. Önce Karabiber, şimdi Meksika… Farklı bir ülke ve yeni insanlar. Yine şarkılarımı dinliyorlar ve beğenilerini farklı bir dilde de olsa aynı vücut diliyle ifade ediyorlar. Meksiko City’deki bir çok radyoya gittik beraber. Şarkılarımı çaldılar. Büyük bir festivalde konser verdim Meksikalılara. Konserde 30 şarkıcı vardı sahneye çıkan, içlerinden sadece birisiydim ama stadyumdaki 25.000 kişi sadece benim için toplanmış gibi geldi bana. Meksika’ya gitmişken, 1998 yılında yaptığım albümümdeki “Nereye” adlı şarkıma da bir klip çektim. Meksikalı bir yönetmen ve Meksikalı oyuncular… İçlerinden birine aşık oluverdim yine… Bütün Meksika caddelerinde reklam panolarında resimleri vardı. Orada ünlü bir modelmiş. Esmer, kocaman kara gözleri vardı, insanı içine alacak kadar büyük. Tahmin edeceğiniz gibi o da kısa sürdü. İstanbul’a dönerken arkamda, gözleri dolu dolu bir Meksikalı kız, bir adet video klip ve bir de İspanyolca bir albüm bıraktım. Ait olduğum yere, kendi cennetime geri döndüm. Döndükten az bir zaman sonra, konserim vardı Bostancı’da. Annem ve kardeşlerim en ön sırada yerlerini aldılar… Salona giderken avukatım aradı “Serdar salonun önü ana baba günü, gazeteciler, canlı yayın arabaları, bütün televizyonlar orada, seni tutuklayacaklar diye bir haber almışlar, sakın gitme!” dedi. Meğer hakkımda, gıyabi tutuklama kararı çıkmış. İnanamadım önce, inanmak da istemedim. Gittim sakince… Muhteşem bir sahne showu eşliğinde başladı konserim. Bir ara Yaz Yağmuru’nu okurken, büyük kalabalığın en arkasında inzibatları gördüm, sessizce bekliyorlardı… Konser bittikten sonra boşu boşuna oraya gelmediklerini de anladım tabii. Kulisin merdivenlerinden inerken kollarıma girdiler ve beni alıp götürdüler. Davutpaşa Askeri cezaeviydi ilk adresim… Yerleştim koğuşuma ve beklemeye başladım. Bir hafta bitti, on gün, on beş gün… Çıkıyorsun dediler hazırlan… Çıktık… Ankara Mamak cezaevine geldik. 66 gece süren tutukluluğumun ana adresine. En çok annemi özledim. Babamı da, kardeşlerimi de… Binlerce mektup okudum sizlerden gelen. Binlerce sözcük dokudum içimden gelen. Çok şarkılar yazıldı orada, siz henüz hiçbirini öğrenemediniz. Onlar hep benim en özel anılarım olarak kalacak. Ama birkaç şarkım var size Mamak’tan hatıra… Şarkılar anıları anlatırsa eğer, uğrunda çok gece yatmaya da değer. Sayfa 75, 76, 77 | |
| | | YaZYaGmUrU
Cinsiyet : Burç : Kayıt tarihi : 05/06/08 Mesaj Sayısı : 3458 Yaş : 40 Nerden : BoLu Hobiler : Şarkı söylemek, yağmurda yürümek . . . Lakap : Yok ki.. Lakap bulun bana =p Kişisel ileti : Özlemek en güzel alışkanlığım... Demek ki en büyük sevda benimki . . . Durum : Takım :
| Konu: Geri: Bu Şarkılar Kimin İçin Perş. 12 Haz. 2008, 21:33 | |
| En uzun aşka veda…
Zaman, aşka gözyaşı dökerken…
1997 senesiydi… Korukent Sitesi’nde oturuyorum. Karabiberim albümünden itibaren çok şey değiştiğini hissediyordum hayatımda. 1194’de 60 daireli bir apartmana taşınmıştım. Kazandığım ilk paramla o küçük daireyi tutabilmiştim ancak. Ev buz gibiydi. Yirmi metrekareyi ısıtamadım anlayacağınız. 1997’de Yaz Yağmuru adlı albümü yaptım. Albüm çıkmadan önce evimi değiştirdim ve bahsettiğim Korukent’teki daireye taşındım. Evim değişiyordu, hayatım değişiyordu, dünyam değişiyordu. Deli gibi aşığım o günlerde. Doğrusu en son o yıl aşık oldum. Gerçekten aşık olduğum son kişiydi. Kara kuru incecik bir kız… Esmer… Sabaha kadar şarkılar yazıyorum… Binlerce söz var kalemimde, mürekkebim de bir hayli fazla… yazdıkça daha da yazıyor kalemim, durduramıyorum.
Hiç bu kadar hızlandığımı hatırlamam daha sonraki yıllarda… Aşık olunca söz geçiremiyor insan kalbine, ben ona da söz geçiremedim gerçi… Yanımda çalışıyor, konserlerimden önce kulisimi hazırlıyor, evrakları düzenliyor, servis veriyor adeta hayatıma… Ben galiba çok disiplin seven bir adamım, bir o kadar da aşkta katlanılmazım herhalde. Hele iş ile aşk birleşince, atom bombası gibi oluyorum. Bir gün önce seni seviyorum diye kollarına alıyorsun, ertesi gün nasıl söz dinleteceksin? Dinletemedim zaten. Belki o dinledi de ben dinlediğini anlayamadım.
Bitti… En uzunuydu aşklarımın… Koca bir sene… Nasıl birlikte yaşlanıyor insanlar, otuz sene, kırk sene diye düşünürdüm o zamanlar. Şaşırır kalırdım aşkların vadesine. Şimdiki aklım olsaydı o günlerde, süresiz çeke imza atardım onunla. Ama o da bitti. Güzel olan her şey gibi… Yine de Allah ondan razı olsun. O sene, onlarca şarkıma ilham oldu. 2000 senesinin hit parçası Asrın Hatası bile, onunla olduğum günlerden kalma. Ama asıl Karagözüm’ü yazmıştım ona. Aynı sene de kasetime okudum…
Karagözüm
Nerde nerde, nerde yaptık hatayı Ne yazık sensiz yaşadım bu sonbaharı Sevda sevda, her yanı dertli sevda Dayanır mi yürek, bu ayrılığa Yüzünü göremem, elini tutamam Bana bunu yapma, bu acıyı yaşatma Seni seviyorum üzmem bir daha Bana bunu yapma bu acıyı yaşatma
Affet son bir kez daha Bittim kalbim yanıyor Bir şans son bir şans daha Yıllar gitti gidiyor Üzdüm bilmeden seni Kırdım lanet olası Çalma dur yüreğimi Bana ver benden olanı. Karagözüm gül yüzüm Buralarda çok mutsuzsum Gideceksen öldür beni Heyecansız duygusuzum Karagözüm gül yüzüm Kabul ettim çok yalnızım Gideceksen öldür beni Geceler boyu uykusuzum…
Serdar Ortaç Gecelerin Adamı- 1998
Bugün
Artık eski neşem, eski tadım yok Yaşadığım yılları silerim bu gün Kimseye anlatacak fazla sözüm yok Yakarım gençliği giderim bu gün
Dostlarım birer birer düşmanım olmuş Gelmeyin üstüme kaçarım bu gün Titriyor ellerim üşüyor kalbim Hasreti duvarlara yazarım bugün
Etrafımda insanlar, derman olmuyor. Düşündüğüm hiçbir şey gerçek olmuyor. Sessizce baktığım dostummuş aynalar Baktıkça gençliğime yanarım bugün
Serdar Ortaç Askeri mahkemedeki ilk duruşma öncesi Sabah Saat 06:00
Cahil
Çok düşündüm durdum kaçmanın yolunu, Ne güzeller sevdim, Bulamadım sonunu
Karlı dağlarında Güvercinler ötermiş Kahpe renkli dumanlar Aşk üstünde gezermiş
Keşke bir kez cahil olsam Keşke aşkı baştan yazsam Keşke uğruna ağlasam Ağlamakla geçer mi?
Karlı dağların ardına Gizledim nazlı yarimi Bari sen gülüm ağlama Ağlamakla biter mi?
Kalbim tutsak Ruhum deli.
Serdar Ortaç Bilsemki – 2000
Hayata tanık günlükler…
Geçen gece eski hatıraları karıştırırken, Mamak’ta yazdığım günlüğümü buldum. Sen bunları da yaşadın der gibi bakıyordu yüzüme. Ellerim titredi, rengim soldu. Günlük tutmak hatıraları diri tutmaktır. Oysa şimdi günlüğüme bakarken gözlerimden akan yaşların sayfalara düşmesine engel olamıyorum.
Hüznümün günlüğünü tuttum o sıralar. Acılarımı bir bir not ettim. Yaşanmışlığının hüznüne tanıklık ettiğim zamanlar… Hatıralarım bunlar benim. Gözü yaşlı anılarım…
Sayfa 79,80,81,83,85,87 | |
| | | YaZYaGmUrU
Cinsiyet : Burç : Kayıt tarihi : 05/06/08 Mesaj Sayısı : 3458 Yaş : 40 Nerden : BoLu Hobiler : Şarkı söylemek, yağmurda yürümek . . . Lakap : Yok ki.. Lakap bulun bana =p Kişisel ileti : Özlemek en güzel alışkanlığım... Demek ki en büyük sevda benimki . . . Durum : Takım :
| Konu: Geri: Bu Şarkılar Kimin İçin Perş. 12 Haz. 2008, 21:33 | |
| | |
| | | YaZYaGmUrU
Cinsiyet : Burç : Kayıt tarihi : 05/06/08 Mesaj Sayısı : 3458 Yaş : 40 Nerden : BoLu Hobiler : Şarkı söylemek, yağmurda yürümek . . . Lakap : Yok ki.. Lakap bulun bana =p Kişisel ileti : Özlemek en güzel alışkanlığım... Demek ki en büyük sevda benimki . . . Durum : Takım :
| Konu: Geri: Bu Şarkılar Kimin İçin Perş. 12 Haz. 2008, 21:33 | |
| Dedim ya en çok annemi özlemiştim diye… O da beni çok özlemiş… Bana yazdığı bir şiiri çıktı mektubundan… Ağlattı beni…
Serdarıma…
Dostun var diye hiç güvenme sakın Düştüğünde hepsi bir gün el olur Üzülme yiğidim Allah büyüktür Altın yere düşe gümüş mü olur
Dost diye bir kavram tanımadım ben Bu dünyada menfaatler konuşur, Sana senden başka dosta ne hacet Güvendiğin dağlar erir kar olur
Sağ gözün sol göze faydası olmaz Düşersen bilesin etrafın dolmaz İyi gün dostların hatırın sormaz Üzülme serdarım Allah büyüktür.
Nesrin Ortaç – 1998 Annemin bana yazdığı mektubundan…
Aşk ve ölüm kolkola…
Kendimin dahi anlam veremediğim bir asabiyetim var. Hayata karşı, kendime karşı… Kızdığım her şeye, sinirlendiğim tüm öykülere özür mektupları yazıyorum zaman geçince üzerinden. Sihirli bir yüreğim olsaydı, ancak bu kadar kolay affedilebilirdim. Çoğu zaman neden kızdığımı, kime ve neye kızdığımı da bilmiyorum. Geceleri radyomun sesini açıp, sigaramı yakınca dışarı çıkmak istiyor sinirim. İşte o zaman korkularım başlıyor. Hep dua ediyorum. “Allah’ım” diyorum “sevdiklerimi ve sevenlerimi ayırma benden” Acıların en büyüğü olan ayrılıkları, benim üstesinden gelebileceğim yaşta göster. Halen hazır değilim. Ne bunu yaşamaya, ne de bir başkasında görmeye.
Bir tane ölümsüz aşk tanıdım yakınımda. Onlar gibi olmayı hayal ederken, ayrıldılar. Tedavisiz ayrılıktı bu, ölüm ayırdı onları… Çocuk bir motosiklet kazasında öldü. Kız bu haberi aldığında zaten ölü gibiydi. Gözümün önünde eridi gitti masallarımın aşkı. O günü hiç unutmadım, hep düşündüm. Ve bir gün onlar için yazdım…
Birbirlerini karşılıksız sevenler, bir gün muhakkak bu sevginin karşılığını alacaklar. Ve onlar eğer kavuşamazlarsa, şarkılarda buluşacaklar. Bizler bu şarkıları dinledikçe, sevenlerin acılarını hissedeceğiz. Ve neden bu kadar sevemediğimize küfürler edeceğiz…
Kaybedilenin arkasından yakılan ağıt gibi Benim de birkaç satır sözüm olacak ölüme. Tanrım, eğer gerçek aşkı bir gün çıkartırsan önüme, Yazdığım şarkılara lanet ettirme bana. Verdiğin şu canımı, onsuz yaşatma bana…
Sana uzandım
Bu sabah sensiz açtım ellerimi Kara bir bulutun orda sen vardın Uyan uykudan uyanda gel yanıma Getir Allah’ım...
Soramam seni hazan gülüm nerede Yaradan onu ayırdı cennetine Seni beklerdim gurbet elde bile Neden Allah’ım... Sana uzandım yine varamadım Veren Allah aldı da doyamadım Seni göğsüme sarıp da uyuyamadım Neden Allah’ım...
Birini aldın beni ne bıraktın? Bu can onsuz yaşar mı sandın? Yağmur oldum kapına dayandım Götür Allah’ım...
Serdar Ortaç Yaz Yağmuru - 1996
Sayfa 93,95,97 | |
| | | YaZYaGmUrU
Cinsiyet : Burç : Kayıt tarihi : 05/06/08 Mesaj Sayısı : 3458 Yaş : 40 Nerden : BoLu Hobiler : Şarkı söylemek, yağmurda yürümek . . . Lakap : Yok ki.. Lakap bulun bana =p Kişisel ileti : Özlemek en güzel alışkanlığım... Demek ki en büyük sevda benimki . . . Durum : Takım :
| Konu: Geri: Bu Şarkılar Kimin İçin Perş. 12 Haz. 2008, 21:34 | |
| Aşk, bir ağustos böceği, içimde dolaşan…
Sevgilinizin yüzüne yaşlı gözlerle, “seni seviyorum bir tanem” dediğinizde, sakın her zaman onun da size “ben de seni seviyorum” diyeceğini zannetmeyin. Aşk gizemi sever, sır saklamaya bayılır. Hayrandır kendine… Aşkı, kendinden soğutmak da çok kolaydır, ısıtmak da… İnsanlar ne kadar iyi ve üstün olduklarını bir başkasından duymayı severler… Aşk ise zirveden hiç ödün vermez. Onu şımartamazsınız, o zaten çok havalıdır. Ona yaranamazsınız. O zaten en iyi olduğunu bilir… Bazıları ise, bu sihirli kelimeyi hiç kullanmadıkları için kendileriyle gurur duyarlar. Onlar neler kaybettiklerinin ancak o kelimeyi kullanacak kimse kalmadığı zaman farkına varacaklar. Ben çok az “seni seviyorum” dedim. Bazıları boşa gitti, bazıları hedefi vurdu. Bazılarına çok yazık oldu, üzüldüm, bazılarını ise üzülecek kadar bile düşünmedim. Ama birisi için bu kelimeyi, günaydın der gibi, her nefesimde kullandım. Onu çok sevdiğimi biliyorum. O benim onu ne kadar sevdiğimi öğrenmek istemiyormuş meğer.
Kural bir, gizemi sakın elden bırakma!
Aşklarımda, her zaman bir egemenliğim oldu. Bu benim istediğim bir şey değildi. Şöhretin dayanılmaz büyüsü ve yarattığı masal kahramanı kimlik, karşısındakini aşkta bile ezebilecek kadar güçlü… Seni, evinde aynı televizyonu izleyen, aynı pijama ile uyuyan, aynı sudan içip, aynı yemekten yiyen biri olarak hayal etmesi zor geliyor aşka… Belki çoğu ilişkilerimde beni tanıdıktan sonra bu büyünün kaybolacağından korkan ve bana kendini olduğu gibi gösteremeyenler de olmuştur.
“Karakterinize şöhretinizden daha çok önem verin, çünkü karakteriniz, aslında ne iseniz odur, oysa şöhretiniz, başkaları sizi ne sanıyorsa odur.” John Wooden
Ama bir keresinde, kendimi onun yanında çok güçsüz hissettim. Bu korkumu uzun zaman saklamayı başardım. O, benim ona karşı neler hissettiğimi anlayana kadar her şey çok güzeldi. Bir gün tutamadım kendimi… Sözcükler dökülüverdi dudaklarımdan… Umurumda bile değildi dünya… Seni Seviyorum diye bağırdım yüzüne. İlk başta çok sevindi. Çok gururlandı. Bunu hissettim. Zamanla görevini tamamlamış bir kör kurşun gibi, kalbimin içinde sıcak ve konforlu yerini alıp, yaşamaya başladı. Ne desem dinletemedim. Ne yapsam yaranamadım… Çile dünyamızdan geriye kalan, en saf, en temiz duygu Aşk, sende de mi dengeler konuşur! Sende de mi gurur oluşur!
Sayfa 99,100,101,102 | |
| | | YaZYaGmUrU
Cinsiyet : Burç : Kayıt tarihi : 05/06/08 Mesaj Sayısı : 3458 Yaş : 40 Nerden : BoLu Hobiler : Şarkı söylemek, yağmurda yürümek . . . Lakap : Yok ki.. Lakap bulun bana =p Kişisel ileti : Özlemek en güzel alışkanlığım... Demek ki en büyük sevda benimki . . . Durum : Takım :
| Konu: Geri: Bu Şarkılar Kimin İçin Perş. 12 Haz. 2008, 21:34 | |
| Bütün büyük yanlışların altında gurur yatar…
Ona yazdığım şarkıyı dinlettim bir gece. Odamda ki tüm ışıklar kapalı, İçimde ise ağustos böcekleri ışıl ışıl parlatıyor yüzümü. Aynı anda yaşıyorum, mutluluğu ve hüznü. Sabaha kadar uyumadım, gözlerim kan çanağı, O ise, ne sevgimden memnun, ne de benden Ben mağlup bir aşk adamı…
Yar ayrı gayrın mı var
Yandım alev alev yerine Yağmur yağsa da durduramaz Sanki kilitlendi yüreğim Gitmek istese de kurtulamaz
Deli fırtınam Deli gözyaşım Deli yağmurum Bebeğim.
Üşüdün yine Sakın titreme Bırak üstünü örteyim.
Yar ayrı gayrın mı var Bilemedim sana daha nasıl yaranacağım Aşkımdan şüphen mi var Beni bile bile ağlatsan da unutacağım Alışmışım acılara Nasıl olsa deli hasretine alışacağım.
Serdar Ortaç 16.03.2003 Saat 04:45 Beni Unut/Çarka-2004
Aramızdaki
Kimseyi sevemedim daha Yeni bir aşk bulamadım Acımızı, yasımızı paylaşmayı bilemedim. Halbuki tanırsın herkesten daha iyi, Bilirsin her şeye kızar ve çabuk ağlarım. Boşver sevgilim boşver çal şarkımızı Belki bir sabah elinde aşk yudumlarım.
Sevmek de, ayrılıkta ihtimal Unutma bu yürekte ihtilal var. Gidiyorsun bak, içimde bir yarısı Niye bendim o, neden be kahrolası
Aramızdaki akan sular henüz durulmuşken Henüz ayrılıktan kurtulup aşka tutunmuşken Daha onsekiz yaşımda kalbimden vurulmuşken Beni bir kalemde atıp içinden silmen imkansız Sabret gönül, sabret seni unutmam imkansız. Yere göğe sor beni, dağa taşa sor Bu kalp seni şimdi unutmazsa, asırlara doy…
16.02.1989
Sayfa 103,105,107 | |
| | | YaZYaGmUrU
Cinsiyet : Burç : Kayıt tarihi : 05/06/08 Mesaj Sayısı : 3458 Yaş : 40 Nerden : BoLu Hobiler : Şarkı söylemek, yağmurda yürümek . . . Lakap : Yok ki.. Lakap bulun bana =p Kişisel ileti : Özlemek en güzel alışkanlığım... Demek ki en büyük sevda benimki . . . Durum : Takım :
| Konu: Geri: Bu Şarkılar Kimin İçin Perş. 12 Haz. 2008, 21:34 | |
| | |
| | | YaZYaGmUrU
Cinsiyet : Burç : Kayıt tarihi : 05/06/08 Mesaj Sayısı : 3458 Yaş : 40 Nerden : BoLu Hobiler : Şarkı söylemek, yağmurda yürümek . . . Lakap : Yok ki.. Lakap bulun bana =p Kişisel ileti : Özlemek en güzel alışkanlığım... Demek ki en büyük sevda benimki . . . Durum : Takım :
| Konu: Geri: Bu Şarkılar Kimin İçin Perş. 12 Haz. 2008, 21:35 | |
| Mevlana ne de güzel söylemiş:
Neyi arıyorsan O’sun… Zulmün peşindeysen Zalim, Aşkın peşindeysen Aşık…
Ben sadece aşk aradım yıllarca… Çocukluğumda oynayamadığım kadar oyuncak, Gençliğimde gezemediğim kadar cadde ve sokak, Sıradan bir hayatın öğrenmemesi gerektiği kadar Fazla hayat tanıdım…
Bir nehrin, açık denize kavuşması kadar hızlı ve yorgun, Bir yağmurun damlaları kadar da yoğun yaşadım her şeyi. Sadece baraj kurmayı becerememişim önüne. Ne aşkı avucumda tutmayı ne de aşk üzerine binalar yapmayı öğrenememişim.
Çözdüğüm bir tek şey var bugüne kadar. Her aşka acısını baştan kabullenerek başlıyorum… En güzel taraflarını değil, olabilecek en kötü hikayelerini Yazıyorum aşkın…
Bavullarım hep toplu duruyor; bu aşk burada biter ve Ben çekilip giderim diyeceğim gün için. İnsan umutları ile yaşar. Hayalleri ile büyür. Anıları ile yaşlanır.
Ne mutlu bana ki, ardımda bırakacağım Köpük köpük anım var. Bir de paylaşmayı becerebilseydim onları, Büyürlerdi dev olurlardı. Banada yeter di, canıma da… İşte o canı elbet bulacağım bir gün. Sonra adına ağıtlar yakacağım… Ve sonra beni unutacaklar Onu efsane yapacaklar… Bu şöhretin bedeli çok ağır olacak. Çocuklarım hep anlatacaklar…
İşte bir şarkı daha yazdım, binlerden biri…
Bu odayı terkedeceksin…
Her zaman hep aynı bahane Her zaman sen haklı ben viraneyim Sanki sensin bir tek şahane Sanki ben peşinde bir garip divaneyim.
İnsan kendini ne çok seviyor Ne çok kendine şiir yazıyor Ben şarkılara yazdım seni Ne de güzel anlatıyor.
Dokunduğum her cümlenin sonunda sensin Savaştığım her gecenin sabahı hüsran Yaşattığın acıları hiç silemezsin Daha fazla yaşatmadan çıkıp git buradan
Artık beni dinleyeceksin Önce kendini affedeceksin Cezaların en büyüğünü benimle yaşayacaksın Ben yok olup gideceğim sen yerinde kalacaksın. Bu odayı terkedeceksin İçindekilerle birlikte İhanetin bedeli çok ağır olacak Biri sana Biri kalbime
Sonra beni unutacaklar Ama seni efsane yapacaklar Böyle bir aşk yaşanmadı diyecek herkes Izdırapla anlatacaklar.
Sayfa 113,114,115,116 | |
| | | YaZYaGmUrU
Cinsiyet : Burç : Kayıt tarihi : 05/06/08 Mesaj Sayısı : 3458 Yaş : 40 Nerden : BoLu Hobiler : Şarkı söylemek, yağmurda yürümek . . . Lakap : Yok ki.. Lakap bulun bana =p Kişisel ileti : Özlemek en güzel alışkanlığım... Demek ki en büyük sevda benimki . . . Durum : Takım :
| Konu: Geri: Bu Şarkılar Kimin İçin Perş. 12 Haz. 2008, 21:35 | |
| Kahrolsun
Yalvardım Allah’ıma Unutsun beni Dalımdan koparılan Bir gün misali Hasrete yenik düşmüş Zavallı gönlüm Bir sabah bir tebessüm ister misali Varsın güneş doğmasın Varsın sabah olmasın Özlemle beklerken Varsın bir yudum su Veren olmasın... Zor bekledim, Sabırlar tükettim Kendimden utandım, Kör oldu gözlerim Kahrolsun, beni sevgiden usandıran sözler Kahrolsun, silip attığım yalancı sevgiler Kahrolsun, bu kaçıncı saymadım bu ayrılık Kahrolsun, yüreğimde yangının alev alev…
Serdar Ortaç Gecelerin Adamı – 1998
Ne olur gitme
Gözyaşına kıyamam bırak eller ağlasın Beni böyle bırakıp gitmek zorunda mısın? Vermeden kararını iyi düşün sevgilim Gidersen ölmez miyim, yanımda kalmalısın Belki bir gün adını yazarım şarkılara Yıkılır sendelerim bebeğim, sen ağlama Aşkımın hasretini içime gömüp yine Beni böyle bırakıp sakın gitme ellere Ne olur gitme dur terketme Veda edip yalan gururuna Ne olur gitme allah aşkına Ne olur gitme, dur terketme Nasıl bir aşk bekler sabahı Sende bekle, ne olur üzülme
Serdar Ortaç Gecelerin Adamı – 1998
Bilsem ki
Dokunsam ağlar mısın Düşünüp o yılları Bir dokun bin ah işittim senden Bu kadar kolay mıydı vazgeçmek benden Ağlasam duyar mısın feryadımı Yüzüme bakar mısın son kez İçimde yorgunluğun, mutsuzluğun Sebebi bir tek sensin bu umutsuzluğumun Kalbim yıllar geçse de affetmeyecek Bilsem ki gözyaşım hiç dinmeyecek Sensiz bu son gecem bu son sabahım Tadı yok bu mevsim ayrılıkların Bilsem ki bir daha hiç dönmeyecek Bilsem ki gözyaşım hiç dinmeyecek Utanmam yenilmem mutsuzluğuma Şimdi sensiz cehennemde yaşlanacağım
Serdar Ortaç Bilsemki – 2000
Sabret
Sabret deli sevdam Sabret susadın aşka sen Beni dinle sevgiden utanmaz insan Kaç kere sever insan kaç sabah uyanır yasa An be an vurur ayrılık Söyle kaç gecedir sevdan Bir yanım seni ister, bir yanım neden ağlasın Ayrılık yürek ister Anladım bana göre değil aşk Delidir sevdam bırakın sussun Ne ödül versin, ne hesap sorsun Korktum aşktan kimi güldürmüş Kime yar olmuş neyi söndürmüş Rüyalarda tanıdım aşkı Nerede sevdam, kimlerde saklı
Serdar Ortaç Bilsemki – 2000
Yırtarım
Sakın kızma Nasılsa bir gün beni unutacaktın Oysa ben ayrılığı hiç istemedim Günlerce engel olup gözyaşlarıma Karşında ağlamayı beceremedim Sakın susma Bilirsin ben her zaman seni dinledim Öfkeden kudurduğum anlarda bile Masumca hayal kurup dualar ettim Bir gün yalnız beni seversin diye Başka bir mutluluk düşünemem ki Ellerin elime ellerim diyor Nasıl aşık olup nasıl hissederim Hiçbir şey yerinde aynı durmuyor Yırtarım Koynuma sakladığım hayalleri resimleri Yırtarım Üstüme bıraktığın ayrılığın tüm izlerini Ağlarım ben nasıl sevdim seni Söyle nasıl çeker giderim Ağlarım bunca anıdan sonra Başkasını nasıl severim?
Serdar Ortaç Bilsemki – 2000
Bana senin gibi aşk mı lazım?
Yalancının birisin sen Beni hayata küstürdün Vazgeçmişsin sözünden Boşuna mı süründürdün
Aklıma gelmedi yazık Bana ettiğin azaplar Bu gece evde otur Diye koyduğun yasaklar
Dinlemem sözlerini Artık kendime sen gibi yar bulurum Üzülmem sevdiğim Belki sensiz mesut olurum
Bana senin gibi aşk mı lazım Ne beni güldürür ne de uyutmaz Kapına kul köle müptelayım Bir ömür ağladım bana dokunmaz.
Serdar Ortaç Albümlerimden birinde okunmayı bekliyor.
Sayfa 117,119,121,123,125,127 | |
| | | YaZYaGmUrU
Cinsiyet : Burç : Kayıt tarihi : 05/06/08 Mesaj Sayısı : 3458 Yaş : 40 Nerden : BoLu Hobiler : Şarkı söylemek, yağmurda yürümek . . . Lakap : Yok ki.. Lakap bulun bana =p Kişisel ileti : Özlemek en güzel alışkanlığım... Demek ki en büyük sevda benimki . . . Durum : Takım :
| Konu: Geri: Bu Şarkılar Kimin İçin Perş. 12 Haz. 2008, 21:35 | |
| Bazı şarkılar hep mahzun kalır bir köşede
Bazı şarkılar albümlerimde okuduğum ve sizin dinledikleriniz kadar şanslı değiller. Onlar soğuk ve ıssız raflarda gün ışığına hasret, uzun bir bekleyişteler. Sahipleri onlara hayat versin diye umutlanırlar her sabah. Ben onları yazdığımda siz yuvalarınızda neler olduğundan habersiz bir bekleyiştesiniz. Onlarsa bir an evvel sesimde hayat bulmayı beklerler. Halbuki ne kadar çoklar bir bilseniz. Ecelim dahi onları tek başıma okumaya yetmez sanırım. İşte bu yüzden bu kitapta, çok önceden yaratılmış ve gönül mahzenimde yıllar yılı gizli kalmış şarkılarım da olacak. Kimbilir kaç tanesi büyüyüp adam olacak, kaç tanesi ölene dek benimle kalacak… İşte onlardan bir tanesi daha:
Arıyorum
Aşk nereye kadar Acı verir ki insana Yüreğime dokunsa da Silerim
Çok çok zaman önce Yaraladın huzurumu Silemedim gururumu Gideyim
Beni üzen hayatlara Beni yoran telaşlara Tutunduğum tüm aşklara İnanmıyorum
Beni unuttuğun günü Yazıyorum kader diye Ama zavallı kalbime Güvenmiyorum. Arıyorum Gerçek aşkı masallarda Arıyorum Hayal gibi uzaklarda Seni nasıl mutlu etsem Yetinmezsin Hayatıma giren en zor hatam Sensin
24.10.2004 Pazar sabahı Saat: 07:07
Acıtır
Sahtekar kadın Sahtekar adam Aşkımız oyun Oynadık sonuna kadar
Aşık olmak istiyorum İlk gördüğüm yabancıya Aşık olmak istiyorum İlk bulduğum zavallıya
Kimseyi ilgilendirmez Koynuma gir dediklerim Aşkımın acısı kadar Ömrüme ömür ekledim
Acıtır mesafeler Acıtır uzaklığın Acıtır bana söylediklerin
Acıtmaz yüreğimi Acıtmaz böyle kader Çünkü aşk için her şeye değer.
Serdar Ortaç 25.10.2004 Pazartesi sabahı: 6:48
Okyanus
Bırak bana bırak Ellerini gözlerini Unut sen de unut Sakın bilme hislerimi Ayrılık bana yakın değil, Sana uzak ama bana tuzak mı bu Taş değil ama ateşlere dayanıyor gönlüm Bana revamı bu…Seni aşkımızdan, şarkımızdan Okyanus'tan da çok sevdim Ama tek suçum Aşkı anlatırken Tarifi zor bir yol seçtim.
Serdar Ortaç Okyanus-2002
Geceler uzun
Seninle yaşanan hayal geceler gibiyim Tenimde sıcaklığın var. İçimden esip geçecek bahar yeliyim Gözümde hüzün seli var
Bir yer var, biliyorum, bir sen var Bir yer var, biliyorum, sürgün var Geceler uzun, başımda yar Yine bitecek bu sonbahar Tut elimi, son defa bırak Senin olamam senin kadar
Serdar Ortaç Yaz Yağmuru – 1996
Yaz günü
Kimseler seni öpmedi, öpemez Kıskanır tenim, ellere veremez Kimseler seni ben gibi sevemez Aşkı söyleyemez
Olmaz isteme, başkası bana az Korkma, sevgini ver bana da biraz Sorma ismimi, kalbine beni yaz Yapma böylesi naz
Yok be canım, bu kadar mı kolay? Git demesi sana çok mu kolay? Sen beni sevmeye zor diyorsun Sevmesi zor da, bu çok mu kolay?
Buralara yaz günü kar yağıyor canım Ölene kadar seni bekleyemem Ona buna benzemem, oyuna gelmem Senin için ölmeye söz veremem…
Serdar Ortaç Yaz Yağmuru - 1996
Adam gibi
Neden düştün gözümden Neden hislerin hep yalan Nedense biz seninle mutluluğu Paylaştık hep uzaktan
Aşk ızdırap denizi Şaşırdım ben kapıları Garip bir umutsuzluk Sardı dört bir yanımı Akıllandın mı bilinmez Yoksa her şey sıradan mı?
Adam gibi yürekli ol Çık karşıma bak yüzüme Yalandı de, unuttum de, aldattım de Bağır yüzüme. Senin kokun, Senin dokun, Senin tadın, Yetmedi de… Sokaktaki " kadar gururlu ol Bağır yüzüme…
Serdar ortaç Beni Unut/Çakra – 2004
Yapraklar
Yenilmedim yalnızlığa Bugün yine tek başıma sabahladım Üzülmedim yoksun diye Nasılsa bir gün gelir bende ağlarım
Anlatacak çok şeyim var bu gün sana İçimde duygularım susmak istiyor Nedense ayrılıklar koyar insana Bu gün canım seninle olmak istiyor
Yapraklar sonbahar günü hep açmak ister İnsan sevince gözü görmüyor Tanrım Neden her güzel şeyin sonu hüsranla biter Gözlerim ondan başka görmüyor Tanrım Onu alma yanımdan onsuz olmuyor Tanrım
Serdar Ortaç Beni Unut/Çakra – 2004
Ayrılık insanlar için…
Yarim benden uzak ben yare yakın Kuruttun gülleri giderken bu yaz Dilimde namesi içimde aşkın Giderken, son gece, gülümse biraz Yar senden ayrılalı Kaç gün saydım kim bilecek, Kimler duyacak feryadımı Kaç gece ömrümden gidecek. Yar deli yüreğin yorgun da, Bir benim aşkım genç kalacak, Kim seni kaldırıp uykunda, Yar diye koynuna kim saracak… Ağlama, ağlama içinde kalsın Ayrılık insanlar için ve sen de insansın Ağlama, ağlama içinde kalsın Kimseye anlatma bırak, çok mutluyum sansın.
Serdar Ortaç – 1999 Bestelendi ve okunmayı bekliyor.
Sayfa 129,131,132,133,135,137,139,141,143 | |
| | | YaZYaGmUrU
Cinsiyet : Burç : Kayıt tarihi : 05/06/08 Mesaj Sayısı : 3458 Yaş : 40 Nerden : BoLu Hobiler : Şarkı söylemek, yağmurda yürümek . . . Lakap : Yok ki.. Lakap bulun bana =p Kişisel ileti : Özlemek en güzel alışkanlığım... Demek ki en büyük sevda benimki . . . Durum : Takım :
| Konu: Geri: Bu Şarkılar Kimin İçin Perş. 12 Haz. 2008, 21:36 | |
| Hayatımda hiçbir şeye ağlamadım
Bir kere babamdan yediğim tokat ve bir kere sevgilime attığım dışında.
Kabahat
Kalbim zavallı bir kar tanesi Çıkmaz sokaklara düşüp eriyorum Issız gecemde yağmurun sesi Zamansız ağladım biliyorum
Yüreğim içindeki bu yalnızlığı söküp atsa Hiç korkmadan karanlığa bir mum yaksa Yarattığım masal diyarlara gideceğim Hayatıma bütün girenleri sileceğim
Kimse sana beni zorla sev de aşık ol demiyor Allah’tan yüreğim çok temiz ah kurşun işlemiyor Yoksa ne nazara gelmiştim çoktan göze gelmiştim Senden daha deli kalbim var da düşman çatlatıyor Seni öpmesi bile kabahat, senin olması bile kabahat Sana aşık olana inat, hepsi birbirinden boş.
Son söz yinede aşk olsun…
Herkesin size aşık olduğunu zannedersiniz. Yalandır. İnsanlar neye, kime ve niçin aşık olduklarını bilmezler. Aşkı sihirli yapanda budur. Sevenin gözlerini kör eden aşk, akıllarını da karıştırmayı becerir kolayca. Benim aklım hep karışır aşık olduğumda. Ne yapacağımı, ne diyeceğimi ve hatta ne giyeceğimi bile şaşırırım. Sevilen kadın veya erkek, sevenden daha kibirli olur. Aşk kibirli olmayı sever. En azından ilk adımı atan, her zaman bir daha güçsüzdür aşkın karşısında…
Bugüne kadar benden gözlerini kaçırıp, kaçamak cevaplarla uzaklaşmak isteyen aşklarım da oldu. Kendi içlerinde bir kurtuluş savaşı mücadelesi verdiler onlar. Şöhret işime yaramadı çoğu zaman. Hatta bana köstek bile oldu. Beni ben olduğum için seven yerine, neden ben olduğum için sevemeyenleri de tanıdım. Bir şarkıda onlar için yazdım. Biraz alaycı, biraz vurdum duymaz, az biraz da ukala oldum şarkımda. Yaz aşkları başkadır derler. Kimileri illaki olsun ve yazın olsun ister, kimileri de kontör misali sayar aşklarını. Sanki yazın yaşanan aşklar ebediyen sürecekmiş gibi mevsimlere göre ayırırlar duyguları. Yaz mevsimi gelince, kalbim her zamankinden daha hızlımı atacak? Sonbaharda, kış uykusuna mı yatacak yüreğim… Aşkın mevsimi mi olur. Meteoroloji, bugün aşkın kaç derecelerde seyredeceğini söyleyebilir mi bana? Her neyse bende birkaç yazdır, birkaç aşk yazabilmeyi özlerken, onu gördüm Çeşme’de.. Belli ki kendine fazla güveniyordu. Belli ki onun aradığı herkesinkinden biraz fazla, ama benden biraz azdı… Şöhrete karşı koyma ve karşısında dimdik durabilme iç güdüsü taşıyordu. Nedenini anlamış değilim bu duruşun. Ama ben de hak veriyorum zaman zaman. Oysaki aşk kimlik tanır mıydı eskiden… Dedelerimiz değil miydi birbirlerini tanımadan, karşılıksız seven. Bense hep eşitlikten yanayım. Aşkta, işte, her şeyde adaletten yanayım… Bir yolunu bulup tanıştım onunla. Çok aceleci miyim nedir, hemen söyledim hislerimi. Söylediklerim hissettiklerimden azdı. Ama onlar bile çok geldi ona. Sessizce uzaklaştı ışığımdan. Sordum “bir daha görüşür müyüz” diye. “Sen git, gel görüşürüz” dedi. Ve oturdum, yazdım: “sen git gel görüşürüz, tenhada aşkı bölüşürüz.” Yazdıklarım şarkı oldu ama biz bir daha görüşmedik. Belki karşılıksızdı sevgim, dünyadaki milyonlarcası gibi. Öyle ya, bir tek aşka emredemez insan. Bir tek ona söz dinletemez. Benim aşktan anladığım işte burdur. Bana yazdırıyorsa birkaç satır, nehirler gibi akarım… Benim sevdiğim kadar sevmese bile, şarkılarımda yaşarım.
Çakra
Sen git gel görüşürüz Tenhada aşkı bölüşürüz Biraz senden, biraz benden Kalanlardan bölüşürüz
Kalbim adalet peşinde Hem işinde gücünde Kendi çakrasında
Vicdan vicdan arıyorum Her aşkın başında Kendi gözyaşımda
Yar aynada güvendiğin ne? Melek misin gümüş söğüt dalı mı? Güzelliğin tükendiğinde O gözlerin beni unutmamalı.
Serdar Ortaç Beni Unut / Çakra-2004
İtiraf
Bu gece bir rüyada, bin hikaye yaşadım Ürkek oldum, korkak oldum, güvenmez oldum aşka Belki de şarkılarım hep umutsuz bu yüzden Çok uzun zaman oldu, yüreğim harbi yasta Yinede kıpır kıpır, kıpırdanıyor bazen.
Aklında kim kalacak onca yaşanmış aşktan sonra Malzemesi olacaksın acıklı şarkıların Şimdi kolay geliyor, her gece aşk aramak Ancak hep azalacak ilk günkü arzuların
Uzun zaman oldu ruhuma el değmedi Yavaş yavaş sırrını da kaybediyorum aşkın Ne çileler atlattı yine boyun eğmedi Gönül kendi kendine, kalbim aşklara dargın
Yüzümdeki çizgiler işte bu hikayeden Gönül laf dinlemez ki, kurtulmuş himayeden Öz babası felçliymiş, üvey olan da astım Belkide bu yüzdendir, nefes almıyor aşkım
Serdar Ortaç 20 Kasım 2004 Cumartesi
Aptal adam
Akşam üstü avluda baş örtüsü sarardı Sonra çiğdemler çıtlar aşktan vakit çalardı Ne zaman işten dönsem otururdu duvarda Ne o benim farkımdaydı, ne ben onun farkında.
Bir gün oynadı dedim, sanki yer gök yerinden Müthiş bir fırtınayla iç çekmişim derinden Meğerse bu güne kadar gördüklerim yalanmış Bana aşk yok derlerdi, peki bu ne yamanmış.
Uyanmışım artık yavaş yavaş uykumdan Kalk da yaklaş diyorsun, gelemem ki korkumdan Sen zannediyorsun ki, seni sevemez bu adam Peki daha öncekiler benden daha mı sıradan
Kırılırsın, üzülürsün ben bir çift söz edince Lakin huzur buluyor insan seni sevince Bilemedin, sezemedin hislerimi gönülden Halbuki vazgeçmiştim, tüm dünya zevklerinden.
Kelimeler yetmiyor ki bir kalemde yazmaya Bak şu anda bile kalbim, başladı çırpınmaya Sen söz verme, sözcüklerin baldan zehir çıkartır Matem midir, maden midir aşkın yürek ağartır.
Hem beni sev diyorsun hem de istemiyorsun Zaten söylemişlerdi aşk denge bilmez diye Bense mantık aradım attığım her adımda Meğerse sözlük yokmuş, çözmek için yanımda.
Dedim ya İzmirli kız, bir gün anlayacaksın Sen yuvanı kurarken temeli zor atacaksın Yine de kahkahayla seyretmeyeceğim uzaktan Çünkü hala çok fazla seviyor olacak bu aptal adam.
Serdar Ortaç 17 Kasım 2004 Çarşamba
Sayfa 144,145,147,148,149,151,153,155,156 | |
| | | YaZYaGmUrU
Cinsiyet : Burç : Kayıt tarihi : 05/06/08 Mesaj Sayısı : 3458 Yaş : 40 Nerden : BoLu Hobiler : Şarkı söylemek, yağmurda yürümek . . . Lakap : Yok ki.. Lakap bulun bana =p Kişisel ileti : Özlemek en güzel alışkanlığım... Demek ki en büyük sevda benimki . . . Durum : Takım :
| Konu: Geri: Bu Şarkılar Kimin İçin Perş. 12 Haz. 2008, 21:36 | |
| Aciz
Neden böyle yapıyorsun ki, anlamak bile anlamsız Eskiden hem içkime hem bana karışırdın. Şimdi her şeye mümkün mertebe gülüyorsun Oysa eskiden benle, olmaya şaşırırdın
Anladım, artık eski büyüsü de kalmadı Ya evliler ne yapsın, onlar çok mu taşralı Halbuki teklif bile edecektim bir vakit İyi ki vazgeçmişim, içkiliydim kör kütük.
Zaten iyi düşünmek, iyi anlamak lazım Hem karşındaki aşkı, hem kalbinin sesini Yoksa kolay olurdu bir şarkı daha yazmak Ama en zor olanı, yazıp da çöpe atmak.
Ben veda etmiyorum, ne sana ne aşklara Pek tabi biliyorum ben de mutlu olmayı Ama sonu nedir ki bu koca hikayenin Bizler aciz kullarız, aşk hep kendinden emin.
Serdar Ortaç 02 Kasım 2004 Salı
Sayfa 157 | |
| | | YaZYaGmUrU
Cinsiyet : Burç : Kayıt tarihi : 05/06/08 Mesaj Sayısı : 3458 Yaş : 40 Nerden : BoLu Hobiler : Şarkı söylemek, yağmurda yürümek . . . Lakap : Yok ki.. Lakap bulun bana =p Kişisel ileti : Özlemek en güzel alışkanlığım... Demek ki en büyük sevda benimki . . . Durum : Takım :
| Konu: Geri: Bu Şarkılar Kimin İçin Perş. 12 Haz. 2008, 21:36 | |
| Vazife
O kadar yalnızım ki, bir o kadar da mutsuz Çöller kadar, kumlar kadar, kumsallar kadar Hani bir el değecek, biri kalk diyecek bana Uyan artık evladım bir bak kim var kapıda.
Bazen çok istiyorum, bir göğüste yaşlanmak Her an onu düşünüp, onun için şahlanmak Oysa kim buluvermiş, kim kucaklamış ki aşkı O bazen tam önümde, bazen gurbette şarkı.
Belki de tanrı bize bir vazife vermiştir Çok acı çek evladım, çok kahır çek demiştir. Öyleyse tahammülü hiç de zor değil bunun Yeterki doğru kulu ve doğru hamuru bulun.
Öyle bir aşk olsun ki dev fırtınalar sussun Öyle bir aşk olsun ki her cepheden okunsun Sen ona hiç yüz verme, o hep yüzünde dursun Öyle bir aşk olsun ki son kurşunu ile vursun.
Sonra da ben öleyim, ama buldum diyeyim. O gelirse amenna, gelmezse de ne diyeyim. Efsane olduk işte, bu kadarı yetmez mi Bu dünyada olmadı, öbürü affetmez ki…
Serdar Ortaç
Tehdit
Sana benim gözümle bakan bir çift göz lazım Hem beni görmen için hem de anlaman için beni Ben geceden bıkmışım, sen hala uyanıksın Ne bulacaksın gülüm, sen zaten tanıdıksın.
Diyorum ki kalalım, konuşalım biraz Diyor ki konuşmaya ne gerek var uyurken. Diyorum ki sen gibilerin çoğu pişmanlıktan müzdarip Diyor ki çok fazla akıl verme durup dururken.
Ne olduysa bu yüzden oldu garibim aşka Hem ona yardım ettik, hem de kızdırdık onu Nasıl belliyse bir gün kirleneceği denizin Belliydi en başından yüzme bilmemenin sonu
Boğulsak daha iyi, en fazla kurtulurduk Çekip giderdik buradan Sonra bu bir rüyaymış der, uyanırdık uykudan Şimdi anlatacak çok fazla hikaye de yok derinden Elimde bir tebessüm, o da zorla çıkıyor mazimden
Ne ben istedim bunu ne de siz biliyorum Ama yine de aşka bir şans daha veriyorum Belki herkes anlayıp kendine gelir bir an Yoksa bu iş bitecek, yanlızlıklar süt liman.
Serdar Ortaç 03 Kasım 2004 Çarşamba
Sayfa 159,160 | |
| | | | Bu Şarkılar Kimin İçin | |
|
Similar topics | |
|
Similar topics | |
| |
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|